22 Aralık 2020 Galatasaray Göztepe karşılaşması maç sonu analizi



14. hafta karşılaşmasında Galatasaray sahasında Göztepe'yi ağırladı.

Galatasaray maça Okan- Omar, Donk, Luyindama, Saracchi- Taylan- Feghouli, Belhanda, Emre Kılınç, Arda Turan- Diagne 11'i ile başladı.
4-1-4-1 ve sezon başındaki planlanan 11'e dönüş.



Galatasaray'ın bu maç özelinde 8 oyuncu eksiği vardı, bir çok kişi tarafından göz ardı edilen bir durum bu. Bu kadar eksige rağmen güçlü bir ana plan ile sahada olan bir takım vardı.

Galatasaray; Kayserispor, Rizespor, Hatayspor, Karagümrük maçlarında biraz da zorunluluktan dolayı kalite fedası yaparak mücadeleci oyuncular ile mücadele etmişti. Belhanda, Arda ve Omar gibi oyuncuların elbet bir gün 11'e döneceği de aşikardı.

Galatasaray'ın mevcut 11'i benim maç öncesi tahmin ettiğim varyantlardan biri oldu. Grande Master Terim saha kenarında olmayacağı için Arda Turan'ı vekil olarak sahaya atmıştı. 

Galatasaray'ın oynadığı oyunun hakkının verilmediğini düşünüyorum. Birilerinin bu oyunun hakkını vermesi gerekli diye yazıyorum.

Göztepe maça 4-2-3-1'e dönen bir 4-3-3 ile başladı. Yalçın Kayan ve Obinna merkezi tutarken Soner Aydoğdu bağlantıyı sağlayan elaman rolündeydi.
Gassama'ya çok yüklenmiş rakip taraftarlar, Gassama fizik olarak gayet iyi bir oyuncu ama mental ve yetenek olarak düşük olduğu için Göztepe'de oynuyor zaten. Fazla takılmaya gerek yok, bildiğimiz oyuncu işte.




Galatasaray maça inanılmaz başladı, ilk 15 dakika City ve ya Liverpool'u getirseniz maça böyle başlardı. 
Arda Turan'a bazı kişilerin garezi olduğu için ısrarla at gözlüğü takmaya devam edecekler.
Ama şunu kabullenseniz iyi olur, Arda Turan'ın oyun zekası neredeyse sahadaki diğer oyuncuların toplamı kadar. Öncelikle saygı duymayı öğrenmesi lazım bazı kişilerin.
Arda Turan için ileride ayrı bir yazı yazacağım.
Çünkü hayatında hiçbir şey başaramamış adamların, Arda'yı taşlaması bana dokunmaya başladı artık.

Galatasaray'ın maça başladığı oyunu 90 dakika boyunca oynayabilme ihtimali yok, bi kere bunu yazın bir kenara. Zaten bu oyunu 70 dakika oynayınca Bayern Münih oluyorsunuz. 




Galatasaray rakip 3. bölgede öngörülemez bir oyun oynuyor, oyuncular sürekli hareket halinde, neredeyse topu alan her adam için harika pas istasyonları oluşturuluyor. Rakip futbolcuların ilk 45 dakikada düştüğü aciz durumları ben çok net gördüm. Rakip takım eminim, bunlar ne yapıyor böyle, demiştir. 


Galatasaray maçın başında 2 farklı skoru bulunca oyunu biraz rölantiye alalım derken kalesinde golü gördü. 
Luyindama'nın sol stoperde oyun kurulumunda sırıtacağı belliydi, dar alanda gereksiz çalımlar denedi, başarılı oldu da. Fakat Emre Kılınç'ın anlık kötü kontrolü ile Göztepe iki pasla topu ağlara gönderdi. Luyindama'nın sol stoper, Donk'un sağ stoper olması bir tercihtir. Luyindama'nın oyun alanı kısıtlandı tabii ki ama Donk'a konfor alanı sağlandı ki atılan ikinci golde Donk'un uzun pası tercihin doğru olduğu için yeterli done bence. Luyindama'yı bir nevi fedai olarak kullandık sol stoperde. 

Okan Kocuk hakkında benim görüşlerim net, Galatasaray kaleci geliştirme yeri değildir, kaleye gelen ciddi pozisyonların gol olduğu da bir gerçek.

Mesela rakip kaleci Megyeri uzun pas denerken art arda topu taca gönderdi, ayağı kötü kaleci.
Sonra top bizim kaleciye geliyor, Okan da rakip kaleciye nazire yaparcasına topu taca yolluyor.
Eğer pasa dayalı bir oyun oynayacaksak kalecinin ayakları çok çok önemli, kalecinin pas istasyonu olabilmesi lazım. Modern futbolda en üst seviyede kalecinin ayakları her şeyden önemli hale geldi. Muslera'nın da ayakları çok iyi değil ama Nando kalecilik becerisi olarak elit seviyede olduğu için bir nebze bu kabul edilebilir.

Galatasaray Marcao'nun eksikliğini hissetti tabiki, özellikle geriden oyun kurma konusunda stoperlerimiz sırıttı. Ancak Ndiaye fizik olarak Marcao'ya sıkıntı çıkarabilirdi. Galatasaray'ın kadro planlaması olarak hala Marcao'ya alternatif bir sol yedek stoper bulamamasına asla anlam veremiyorum. Marcao, sakatlanabilir, cezalı duruma düşebilir her şey olabilir. Arkasına solak ve benzer profilde bir yedek oyuncu bulamazsak her an risk altındayız. Tabii ki çoğu kişi Donk, Luyindama, Emin, Marcao 4 kişi stopere yeter diyor, yetmez kardeşim. Aksi bir durum olunca en büyük yangını çıkarmaya çalışan da yine bu tipler.

Omar sağ bekte maça iyi başladı, hücumda attığı koşular ile de orayı zorladı. Tabii ki Omar'ın teknik kapasitesi, oyun görüşü eksiklikleri var. Omar lige gelmiş en iyi savunma beki olabilir. Fizik kapasite olarak Premier lig ayarında bir oyuncu, zaten oyun bilgisi olanı da Kyle Walker oluyor ve 50-60 milyon Euro'ya city'e transfer yapıyor.
Omar'ı bonservis ödemeden, makul bir maaş ile takıma kattık. 

Galatasaray stoperleri topa aşık maalesef, saha kenarında Fatih Terim'in olmaması da etkili olmuş olabilir. Laubali davranışları dikkat çekti. Marcao gibi hat kırıcı ve oyunu beke açan pasları pek göremedik.

Dakika 45-60 arasında Göztepe'nin çok ciddi baskısı oldu. Beraberlik golünü bulmayı da hakettiler. Pozisyon da buldular. Teknik heyetin ikinci yarı başlangıçlarını iyi analiz etmesi gerekecek. Tabii ki bu maçtan da ders alınacak noktalar var.






Emre Kılınç'a da gole sebep olan hatadan dolayı ciddi tepkiler var, Emre'nin maç içinde attığı koşuları, mükemmel golünü konuşan yok maalesef. Bu kadar durağan takımda Emre'nin yaptığı delici koşuları unutuyorsunuz sanırım, Emre Kılınç haftada 3 maç oynuyor, bu da göz ardı edilmemeli. O da insan, zaten eforlu oynuyor. Emre Kılınç hem merkezi hem de kanadı savunmaya çalışıyor, bu kadar çalışkan ve faydalı bir oyuncunun bile bu kadar acımasız eleştirilmesine hayret ediyorum.
Şımarık taraftarlar işte, fazla dikkate almamak lazım.

Saracchi sakatlıkları olmasa bu kadar geriye gitmeyecekti, şimdi yine basamakları tek tek çıkıyor. Ndao karşısında inanılmaz zorlanmıştı, Halil Akbunar'a karşı da zaman zaman zorlandı. Daha iyiye gittiğini söyleyebilirim, umarım sakatlık yaşamaz yeniden.

Bu arada Halil Akbunar 4 gol 4 asiste ulaşmış durumda, gerçekten baya etkili bir sezon geçiriyor. Zaten hızlı ve çalışkan bir oyuncu, gol olabilecek asistvari pasları da vardı.  Karışımızda rakip olduğunu da unutmamak lazım.

Belhanda da Covid sonrası yavaş yavaş formunu bulacaktır. Bugün Belo'nun 3 tane şutu var, hangisi kaleyi bulsa gol olacaktı ama olmadı. 

Diagne maalesef beklenilenleri karşılayamıyor, şu oyunda Babel formayı kesin alırdı ama o da Covid sonrası dönemedi. Haftada 3 maç oynayacağız, acilen dönmesi lazım. 
Oyuncunun değerini düşürmemek için Diagne hakkında fazla bir şey söylemek istemiyorum.
Ama oynadığımız oyuna uygun olmadığını söyleyebilirim. Ne pas oyununa ne de efor oyununa uygun. Umarım talibi çıkar da en az zararla oyuncuyu elden çıkarabiliriz.

Taylan Antalyalı artık milli takıma çağrılmalı, aktif yerli oyuncular arasında kesinlikle orta sahada en formda olanı. Bugün maç kötüye giderken, muhteşem bir asistle kilidi kıran oyuncu oldu.

Galatasaray skoru ele alana kadar gayet iyi oyun oynadı, bunu herkesin kabul etmesi gerekli.
Peki neden ikinci yarı başında baskı yedik ve baskıdan çıkamadık.
Maalesef Galatasaray'ın kanatlarda savunma arkasına amansız sprint atacak oyuncusu yok.
Siz deyin Onyekuru ben diyeyim Ndao, Tetteh.
Galatasaray'ın arkaya kaçma gibi bir tehdidi olmadığı için rakipler gözünü karartıp baskıya geldiğinde etkili olabiliyor. Galatasaray şuan kusursuz bir pas oyunu oynayamıyor, illa ki hatalar oluyor, çünkü makine değil hepsi birer insan. Çok pahalı bir oyunu bu oyuncu grubu ile oynamaya çalışmak çok büyük başarı bence.
Mesela rakip cümbür cemaat baskıya geldiğinde rakip defans arkasına birkaç koşu atsak rakip bu şekilde gelemeyecekti üzerimizde.
Diğer bir detay da topu ileride tutan bir pivotumuzun olmamasıydı. Mesela Donk'un attığı uzun topları orada tutacak bir forvetimiz olsa bu kadar baskı yemeyecektik. Benjamin Tetteh hava toplarında iyi, sprinter, çok güçlü, teknik ve ama bitiricilik yok onda da işte. Bize gelse gol atamıyor diye taşlanırdı. Şahsen ben teknik direktör olsam Tetteh, Ali Akman, Ndao ve Kenan Karaman'ı düşünmeden alırım.

Galatasaray'da eleştirilmesi gereken konulardan biri de geç oyuncu değişiklikleri olabilir.
Bunu da şu şekilde yorumlayabilirim. Mesela dakika 55 gibi Soso yerine Jesse, Arda yerine Oğulcan girse ve kalemizde bir gol görsek sahadaki oyuncular maçı kazandıramayabilir diye tedirgin olan bir teknik heyet düşüncesi olabilir. Ki buna hak veririm. Diğer detay şu, Arda'nın sahada daha fazla kalıp fizik olarak form tutması istenmiş olabilir, Belhanda için de bu geçerli. 

90+'larda genç oyuncularımızın oyuna girmesini eleştirenler veya anlamayanlar gördüm. Bu çocuklar için inanılmaz önemli bir durum bu, ertesi gün çok daha hayal ederek idmanlarda çıkacaklardır. Fatih Terim hocam bu çocukları yavaş yavaş hazırlıyor. Ali Yavuz'a yapılanlar ortada işte, 19 yaşındaki çocuğu çarmıha yersiniz. Bu kadar futbolcu öğüten bir iklimde hoca doğrusunu yapıyor. Ayrıca oyuncuların erken havaya girmesi de istenilmeyen bir durumdur, oyuncular kendi seviyesini farketmelidir. Medya da yavaş yavaş bu oyuncuların ismini duymaya başlayacak.

Galatasaray maç özelinde böyle bir plan ile maça çıkmış, belli sekanslarda mest eden bir oyun vardı. Tabii ki bu oyunun çok uzun süre oynamayacağını biliyorum. 
Arda Turan'ın oyun zekasına sahip ve efor olarak inanılmaz olan oyuncular Bayern Münih'te, Liverpool'da...
Scout ekibinin görevi belli, hem enerjik hem de bu oyuna uygun oyuncular bulmak zorundalar.
Aynısı Feghouli için de söylenebilir, taraftarlar Soso'nun Valencia'daki halini görmek istiyor. 

Takım savunmasında da sıkıntılar yaşadık, bunun nedeni de muhtemelen şu. Özellikle seyircisiz maçlarda teknik direktörün direktifleri çok önemli hale geliyor. Fatih Terim özellikle top rakipteyken oyuncuların nerede durması gerektiğini ayarlıyordu. Yerleşim hataları olması asla sürpriz değil. 
Sahaya yayılırken kısmen yapılan hatalar da hazırlıksız yakalanmamıza neden olmuş olabilir.

Galatasaray'ın hareketli, eforlu, teknik ön alan oyuncuları bulması gerekli. Mesela Jesse şu maçta bile forma bulamıyorsa, devre arası yolları ayırıp yolumuza daha verimli oyuncular ile devam etmemiz lazım. Şahsen benim önerim direkt Ndao'yu almak olurdu, takas için de Jesse artı açık çek verirdim Karagümrük'e.
Scout ekibi bulabiliyorsa daha iyilerine baksın tabii ki. Süleyman Hurma'dan oyuncu almak da zor ama transfer sihirbazlığı yapmak da yöneticilerin görevi. 

Taraftarlar gol yiyeceğiz diye çok korkuyor ama bunlar olacak, bugün değilse yarın olacak. Buna alışmamız lazım, takımın maçı çevirmeye alışması lazım. Söyle 2-0 geriye düşük birkaç maç çevirsek ligi vurup geçebilecek özgüvene de kavuşabiliriz.

Mete Kalkavan sınırdaki oyuncularımızın hiçbirine kart göstermedi, testi kırılmadan önce verdiğimiz çabalar da boşuna gitmemiş oldu.
Göztepe'li oyuncular bizimkilere kart yedirmek için çok çabaladı ama hakemin oyunu oynatma arzusu beni mutlu etti. Belki Göztepe öne geçse oyunu çok durdururdu bilemeyiz.

Galatasaray transfer ile 1-0'ı çözebilir, bizim 0-0 veya gerideyken oyunu çözmemiz gerekli. 
Dün kaliteli ayaklar ile sonuca gittik, yetmeyebilirdi belki. Ama sahadaki üçgenleri, oyun hareketliliğini, 3. Bölge aksiyonlarını da tebrik etmek gerekli.

Grande Master Terim'in eline ne kadar kaliteli oyuncu verilirse bu oyun o kadar gelişecektir.
Galatasaray mevcut kadrosu ile iyi puan topladı bence. Oyun olarak da bizim seviyemize yaklaşabilen takım yok ligde.
Arkadaşlar Fatih Hocayı unuttunuz galiba, eğer takım 90 dakika pres yapabilecek yapıda olsa bunu dünya üzerinde en iyi uygulayacak kişilerden biri, daha önce yaptı da.

Yapılan takviyeler, ilerisi için belirleyici olacak.

Türk Futbol Hakemleri



Türk hakemleri futbolunun gelişmemesinde rol alan unsurlardan biridir.

Sir Alex Ferguson, Hayat Hikayem kitabında kondisyonsuz İngiliz hakemlerine olan serzenişine de yer veriyor. Hatta hakemler hakkındaki konuşmalarından ötürü haftalarca ceza aldığından da bahsediyor. Benzer hikâyeler bizim topraklarda da sirayet ediyor, ama bazılarının daha net görmesi için uzaktakini göstermek gerekiyor.

Hakemler hata yapabilir, hepimiz insanız, hepimizin hataları var. Fakat üst klasmanda maç idare eden adamların kondisyonsuz olmaya hakkı yok. Kondisyonu olmayan hakem maç içerisinde sürekli oyunu durdurarak kendine nefes alma alanları yaratır.
Türk hakemlerinin elinde olsa ligimizde futbol amerikan futbolu gibi yard yard ilerleyerek oynanır.

Futbol sahaları Türk hakemlerinin piknik bahçeleri değildir.
daha geçtiğimiz senelerde Avrupa'da Fırat Aydunus'un kokartını iptal ettiler, kondisyon testlerini geçemediği için.
Fırat Aydunus sana sesleniyorum, daha 90 dakikalık maçları kaldıramıyorsun, 3 saatlik Türk dizilerinde oynayacak kondisyon hiç yoktur sende. yani boşuna sahada oyuncu olmak ister gibi jest mimik sufle yapma :(

Küçükken mahallede futbol oynarken yorulunca hadi frikik oynayalım derdik ve seri frikik atışlarına başlardık. Türkiye ligi'nde de bazı maçlar bazı dakikalardan sonra seri duran top organizasyonuna dönüşüyor. Çok yorulan hakemler oyunu durdukları yetmiyormuş gibi saha içinde oyunculara konferans vererek oyunu daha daha durduruyor. Var incelemeleri en uzun süren ülke de bizizdir kesin, eminim var hakemleri günün birinde biz de sahada yoruluruz sahadaki hakemi dinlendirelim diye ağırdan alıyordur pozisyonları.

Avrupa arenasında takımlarımız gerilemeye devam ediyor, mesela Sivasspor'a yakın tarihte ligde 5 gol atan bir takım hatırlamıyorum. Çünkü ligimizde dinlene dinleme oynanıyor oyun. Avrupa'da topun oyunda kalma süreleri arttıkça bu duruma alışık olmayan takımlarımızın hüsrana uğramaması mümkün değil.

Premier ligde artık kolay kolay oyunu durdurmuyorlar, marka değeri olarak en yüksekteler, en iyi teknik direktörler en iyi oyuncular orada. Hatalar tabii ki devam ediyor, ama en büyük hatanın oyunu oynatmamak olduğunu biliyorlar.

Bu kadar sık oyununun durduğu bir ligimizi hangi yabancıya izletebilirsin ki?

Fatih Terim konuşunca haftalarca ceza alıyor, başkalarının da bu konuyu görüp görmediği muamma. Farkındalığı yüksek insanlar önemli yerlerde olmazsa süregelen bu düzen devam eder.

Takke düştü, kel göründü.




18 Aralık 2020 Fatih Karagümrük Galatasaray Maçı



Futbolun karşılıklı planlar üzerine kurulduğunu gösteren bir karşılaşma oldu.

Karşılaşmaya cidden 7 eksikle başlayan bir Fatih Karagümrük takımı vardı. Zukanovic, Sabo, Ndiaye, Jimmy Durmaz, Lichaj, Salibur maçta forma giyemedi.

Öncelikle Şenol Can ve Karagümrükspor'u tebrik ederim. 

Karagümrükspor neredeyse bundan önceki tüm maçlarına 4-1-4-1 düzeniyle çıkmıştı. Belki Sabo ve Ndiaye cezalı olmasa yine aynı düzen ile sahaya çıkarlardı. Bunu asla bilemeyeceğiz.

Şenol Can kendi takımının eksiklerini formasyon değiştirerek törpülemiş, açıkçası maç öncesi verilen 11'e bakınca stoper bozması Koray Altınay sağ bek, bek oyuncuları Ramazan Civelek ve Alparslan Öztürk'ün ise orta sahada Biglia'nın önünde oynayacağını Aatif'ın ise kanada atılarak bundan önceki tüm maçlardaki formasyondan vazgeçmeyeceklerini düşündüm.

Ama maç başlar başlamaz rakibin beklenilenden farklı çıktığını farkettim. Karagümrük asimetrik 4-2-3-1 ile sahadaydı. Sağ bekte Ramazan Civelek, orta sahayı çift 6'lıya dönerek Biglia ve Koray Altınay ile tutup, Alparslan Öztürk'ü sol bek Balkovec'in hemen önüne konumlandırıp, Aatif'ı 10 numaraya yerleştirdikten sonra simetriyi bozan Ndao'yu sağ öne yerleştirmişlerdi. 

Eğer Galatasaray teknik heyeti de rakibin 4-3-3 ile çıkacağını düşünüp maça öyle hazırlandıysa ki öyle görünüyor. maç boyu kilitlenmemiz çok doğal.

Karagümrük zaman zaman topa da sahip oldu, Galatasaray rakibini pek rahatsız edemedi maalesef. Biglia'yı tebrik etmek gerekli. Kalitesini ispat etti.

Rakip takım değişen oyun düzeni ile Taylan'a karsI Aatif'ı, Emre Kılınç'a karşı Biglia'yı, Soso'ya karşı Koray Altınay'ı bağladı. Ndao'yu da Saracchi ile birebir bırakmayı başardılar. 


Galatasaray maçın başında öne geçebileceği pozisyonları buldu. Oğulcan çağlayan mesela ilk dakikada golü atsa oyunun senaryosu tamamen değişebilirdi. keza Emre Akbaba'nın kontrol edemediği toplar da var. Soso'nun boş kaledeki Diagne'ye değil de Emre Kılınç'a çıkardığı top da heba oldu. Futbolda elimizde olmayan binlerce olası sonucu değiştirebilecek senaryo olduğu için bu pozisyonlara pek takılı kalmanın doğru olmadığını düşünüyorum.


Fatih Kuruçuk bu maçta geçer notu aldı. Fizik olarak gayet sağlam oyuncu zaten. Yan toplarda beğenmiyordum ama Galatasaray'ın orta kalitesi o kadar kötüydü ki beğenmediğimiz adamlar maçın yıldızı oldu. Karagümrük'ün çift pivot oynamasının avantajlarından biri de kendi ceza sahasını savunmak oldu. Koray Altınay, Biglia'nın göbekte oluşturduğu defansif zaafiyeti tolere etti. Ayrıca kenar ortalarını da uzun boyuyla süpürdü resmen.

Yani Karagümrükspor kendi eksikliklerini maç öncesinde analiz etmiş ve bu eksiklikleri kapatarak maça çıkmış.

Karagümrük teknik direktörü Şenol Can'ı bu yüzden tebrik ederim. 

Galatasaray bu maç için Onyekuru tarzı bir adama ne kadar muhtaç olduğunu yeniden gördü. Emre Akbaba rakip sağ beki yeterince tehdit edemediği için Ramazan Civelek oradan driblingle topu çıkarmayı başardı. Ramazan Civelek Fenerbahçe altyapısı çıkışlı, Aatif eski fenerli, Fatih kuruçuk'u gs scout ekibi izliyor. Bir şekilde bu oyuncular da kendini ispatlamak istedi. eğer Galatasaray'da Onyekuru olsaydı eminim bu maçı oradan çözerdik. çünkü Onyekuru orada olduğu zaman rakibin beki hem hücuma destek veremeyecek hem de öndeki kanat oyuncusu geriye yardım etmek zorunda kalacaktı. 

Bizim Onyekuru ile yapmanız gerekeni, Ndao ile yapan bir Karagümrük vardı. Saracchi'yi çıkarmadı resmen. Chelo çıktığında da oradan başımızı ağrıttı baya. Benim tanıdığım fatih terim bu maçtan sonra Ndao'yu transfer etmek ister. Valla Fenerbahçe de transfer etmek ister. Bizim jesse'den beklediklerimizi Ndao yaptı ki ptt ligi'nde Jesse daha fazla estiriyordu. Sanırım bugün sol bekimiz Andrew Robertson bile olsa orada paspas olacaktı.


Galatasaray rakibin maça iyi hazırlanması sonucu doğal olarak kilitlendi ve maçı getirebilecek ayaklarına bakmak zorunda kaldı. Emre akbaba gerçekten baya kötü performans sergiledi, çünkü efordan ziyade Emre'den biz ince işler bekliyoruz. Bunu da yapamayınca maalesef takımı eksik bıraktı. Oğulcan ise tam tersi eforu ile katkı sağlayan bir oyuncu, onun da teknik olarak yeterliliği hücumsal verimliliği düşük kalınca, ki Alparslan Öztürk de sol ön oynamasına rağmen sol bek gibi orayı kapatarak buna izin vermedi, hücumda tıkanan bir Galatasaray ortaya çıktı.

Rakip karambole bir gol de attı ilk yarı, şans eseri ofsayt ile kurtardık gerçi. hakemin ciddi hatalarından biri Emre Akbaba'ya Biglia'nın ceza sahası içindeki sert müdahalesiydi. Bence bu pozisyon penaltı ve kırmızı karttı.

Ligdeki diğer maçları da izliyorum, Jahovic Fenerbahçe maçında aynı hamleyi yapmış ve var uyarısı ile kırmızı kart görmüştü. Bu hamle ondan bile beterdi ve hakemler neden bunu atladı. Belki kırmızı penaltı gelse maç orada kopacaktı. Tabi ki bu pozisyonun tekrarını Fatih Terim de kenarda izledi, haklı olarak itirazda da bulundu. Ki bence gecenin başlangıcı buydu. Emre Akbaba'nın ayağı orada yeniden kırılabilirdi.

Tabii ki hiçbir şey Galatasaray'ın ilk yarıyı isabetli şut çekmeden tamamlamasını açıklamak için yeterli değil.

İlk yarıya gol yemeden girmiş olmak avantajdı esasında.

Çünkü Karagümrük yedek kulübesine bakınca benim neşem yerine geliyordu.

Şahsen yorulan Karagümrük orta sahasına karşı Belhanda ve Etebo girse fizik olarak oraları dağıtabilirdik. Çünkü Aatif yaşlı, Biglia yaşlı ve Koray da alışık değil oralara.


İkinci yarı 15. saniyede maalesef topu ağlarımızdan aldık.

Linnes acayip şekilde kaçırdı rakibi. Alparslan da beklenmedik şekilde Emre Taşdemir gibi koşuyu attı ve isabetli pas ile Ndao'yu buluşturdu. Kaleci Okan erken açılsa topu alır mıydı bilemem, Saracchi Ndao'yu kaçırmayabilir miydi o da tartışmalı.

Nitekim 15 saniyede 3 oyuncumuz ortaklaşa hata yaparak golü yedirdi ve şok ile başladık.


Bu dakikadan sonra Karagümrük'ün yatış vakti geldi. Maalesef hakem de oyunu oynatmak istemeyen bir futbol düşmanı olunca bizim oyuncular rakibin yanından geçse faul çalınmaya başladı. Karagümrük'te düşen kalkmaz oldu, sanki her pozisyonunda kurşun yemiş gibi yerde yattılar.


Tabi bu arada Soso %100 bir gol kaçırdı, Donk'un kafası direği yalayıp auta çıktı. Belki hemen karşılık versek rakip bu kadar yatamazdı. Ramazan Civelek iyi oyununu aktörlük ile de süsledi.

Arda'nın girişi ile kızılca kıyamet koptu zaten. Linnes'e yapılan müdahale sonucu her şeye faul çalan hakem oyunu devam ettirince Fatih Terim yoğun itiraz sonucu oyundan atıldı.

Bazen bu tür hamleler takımı ateşler, bizim takım da biraz ateşlendi aslında ama golü bulamadık, rakip de yatmaya devam etti hakem de çanak tutmaya devam etti.

Bu tür hakemlerden ne kadar nefret ettiğimi daha önce de defalarca dile getirdim. Bence bunların hepsi Türk Futbolunudan temizlenmeli. Şahsen yetkim olsa vallahi de billahi de bu hakemleri teker teker bitiririm. Başka türlü biz Avrupa'da yükselemeyiz. Ayakta kalmamız lazım.

Karagümrük bugün yattı iyi güzel, aldılar 3 puanı da. Ama Avrupa'ya gitse ve böyle yatsa, batırmadan kaldırmazlar takımı.


Ben Donk'un dakika 80 olmadan santrafora geçeceğini düşünüyordum. 89 civarı gönderildi. Genç Ali Yavuz da kurtarıcı olarak oyuna girdi. Ali Yavuz Kol, kahramanlık ile taşlanacak adam olma konusunda ince bir çizgide yürüdü.

Kazanılan penaltı da topu Diagne ile buluşturan da Ali Yavuz'du.

Video hakem ceza sahasında böyle küçük müdahaleleri de affetmiyor. Ben penaltının doğru olduğunu düşünüyorum. Geçen senelerde Adem'in böyle golleri iptal edilmişti. Sonuç olarak Diagne'nin ayağına koray tarafından bir hamle vardı.

Bu arada rakip de 10 kişi kaldı, onlar da psikolojik olarak dağıldı. Aslında kötü oynanan oyun sonrası 1 puan fena değil diye düşünürken, ve cümbür cemaat gol ararken Ndao'nun başrol oynadığı ve bitik Mevlüt'ün bitirdiği kontra ile maçı kaybettik.

Valla Taylan'ın yerinde olsam Mevlüt'ü yaka paça indirirdim. Kırmızı kart uğruna 1 puanı kurtarmış olurduk. Taylan fair play örneği sergiledi, ona da tebrikler. Ama ben Mourinho'nun da dediği gibi orada kibarlığı asla tercih etmezdim.

Fatih Terim hocam 3-5 maç ceza alır kesin.

Marcao'ya da 3-5 maç ceza verirler. Yani hem 3 puanı kaybettik hem de kötü yaralar aldık.

Önümüzde telafi etme şansımız var. takım olarak eksiklerimizi de gördük. Hangi tip oyuncuya ihtiyacımız olduğunu da gördük. Ndao bizde olsa maç bizimdi. Onyekuru bizde olsa maç bizimdi. Futbol böyle işte.

Fatih Kuruçuk'a da tebrikler, umarım sene sonuna kadar böyle oynamaya devam eder ve güzel yerlere gelir.

Cepheden gelen toplara vurdurmadı genel olarak, demek ki kendini geliştirecek. Toplu oyunda da pek sırıtmadı.

Sene sonu bonservissiz olarak bize katılabilir.


Gelelim kendi görüşlerime.

Vallahi rakibin 4-2-3-1 ile bizi kilitlediğini görünce ikinci yarı 3-5-2'ye dönmek her zaman kalbimdeydi.

Bize sürpriz yapana biz daha güzel bir sürpriz ile cevap verebilirdik. 4-2-3-1'e simetrik olarak çok ters gelecek bir 3'lü savunma işi çözebilirdi. Tabiki top rakipteykenki 3'lüden bahsediyorum. Çünkü top bizdeyken Taylan zaten savunamayı 3'ledi. Bence esas sorunlardan biri top rakipteyken onları durduramamızdı. Belki ndao bizim sol stoperi haşat edebilirdi, o halde asimetrik olarak sol kanat beki de çekebilirdik. Hem de rakip santrafor Sobiech'i Luyindama ile esleyip rakibin uzun top opsiyonunu tamamen bitirebilrdik. Biraz ütopik olacak ama ben çaresiz kalmaktansa deneme taraftarıyım her zaman.

Başaramazsak en azından denedik deriz.

Çünkü kalitemizin yetmediği anlarda rakibi zekamız ile alt edebiliriz. Zor da olsa her zaman bir çıkış yolu, bir çözüm yolu vardır ve doğruya giden tek yol yoktur. Normalde 3-4-1-2'ye daha aşığım ama bu maçın ilacı 3-5-2'ydi. Tabiki bu planları çalışmak ve hazır hale getirebilmek çok zaman alacaktır. Klopp'un taç atışları için bile antrenör aldığı dönemde Terim hocamdan hem Terimball hem Gasperini hem Conte taktiği beklemek haksızlık olur. kaymaları doğru yapabilmek adına çok çalışmak elzemdir. Oyuncuların ezberini bozmak da psikolojik olarak ciddi bir sorun olabilir tabii ki.


Umarım teknik heyetimiz doğru çözüm yolları üretebilir.

Çünkü bu ligde 4-2-3-1 ezberi vardır. bu maçı izleyip izleyip aynı taktikle karşımıza çıkamaya çalışacak tonla takım var.

Maç öncesi yanılttığım varsa affola, futbol bu yüzden güzel. rakip teknik direktörlerin de düşünceleri var tabii ki. 

Bu sefer mazlum yediği tokada karşılık verdi, tabi ki bu bizim daha hoşumuza gider. gerekirse satranç gibi oynamak gerekli bu oyunu. Ve bu ülkedeki çoğu kişiden daha fazla varyanta hakim olduğumu da biliyorum.

Son olarak Ali Yavuz Kol'a fazla yüklenmemek gerekli.

Siz değil miydiniz gençler oynasın şu olsun bu olsun.

Ali Yavuz sorumluluk almaktan kaçmadı, 3-4 defa hatalı tercihi üst üste gelince kahramanlık ipinde yürürken uçuruma sürüklendi. Ali fizik olarak iyi durumda ve çalışkan bir çocuk; büyük takım santraforu olamaz belki, belki kanat da olamaz ama gerekirse sağ bek olur bu çocuk.

Ali yavuz kardeşim, çalışmaya devam et. Canın sağolsun.

Biz senin arkandayız.

Ayrıca bu maç sonrası Omar, Luyindama, Belhanda, Arda gibi takımın ağır taşlarının yerini bulacağını düşünüyorum

3-4-1-2 ve 3-4-2-1 üzerine...




Galatasaray’ın 2020-2021 sezonunda da en az rakipleri kadar maddi sıkıntılarla boğuşacağı su götürmez bir gerçek. Ki Türkiye’de futbolun Galatasaray’a karşı bir oyun olduğunu yıllar geçtikçe daha net görüyoruz, anadolu kulüplerinin bir çoğunun başkanı Fenerbahçe kongre üyesi bazıları şike tapelerinde olmasına rağmen hala görevinde, hatta durum öyle bir hal aldı ki bonservissiz ayrılacak oyunculara bile Galatasaray’a gitmemesi uğruna mobbingler uygulanıyor. Oyuncudan bağımsız haksız sözleşme uzattıktan sonra adaletin tokadını yiyenlerin oyuncuları okçu tepesini terkedenlere benzetip hain diye nitelendirildiğini gördük. Hal böyle olunca her deplasman yeni bir savaş alanına dönüyor, o halde kılıç kuşananındır diyenlerdenim, en sert tepkiyi de sahada vermek isteyenlerdenim.

Çünkü medyaya bir göz atarsanız Galatasaray’ın hakkını savunabilecek kişilerin azlığını görebilirsiniz. Medyadaki Galatasaraylıların da kendine faydası yok, Galatasaray oyuncusu bu adamlara ırkçılık için açıklama yapmak zorunda kalıyor. Şaka gibi ama Trabzonsporlu yorumcular bile türedi ve Galatasaraylılardan daha etkinler, piyasada Beşiktaşlı yok ama TRT’deki Beşiktaşlı yorumcuların sayısı sokaktaki Beşiktaşlılardan fazla. Hakem atamaları malum zaten, Galatasaray’ı doğrayan her hakem 1 hafta tatilden sonra ödülünü aldı. Benim görüşüm şu piyasada namuslu hakem kalana kadar diğerlerini elemek, bir şekilde o düdüğü astıracaksın. Eğer Galatasaray yöneticisiyseniz bunu yapacaksınız, yapamıyorsanız yerinize bunu yapmaya cesareti olanlar gelecek.

Saha dışına aldırmadan sahanın içinde kalmak istesem de, olmaz dediğimiz ne varsa başımıza geldiği için bir noktadan sonra bu sessizlik dayanılmaz bir çığlığa dönüşüyor.

Benim gelecek sezon Galatasaray için önerdiğim taktik formasyonlardan birinden bahsedeceğim.

Ana şartım şu, oyuncuların büyük kısmı sezon öncesi kampa katılmalı. Futbolculara verilen maaşlardan biraz feragat edip bu maaşları kondisyon, maç analiz, akademi ve scout ekibine yatırmak.

Türkiye ligini takip eden herkes fizik olarak takımların temposunun istisnasız maç sonuna doğru düştüğünü görecektir, evet Galatasaray’da da durum bu maalesef. Bir takım son dakikalarda bu kadar puan kaybediyorsa konuyu kökten ele almak gerekli. Eğer senin fiziksel olarak direncin yerinde olsa rakip takımı kalene yaklaştırmazsın bile, ya da fizik gücünle rakibi öyle örselersin ki son dakikalara kalmadan maçı koparabilirsin.

Uygulanması gereken taktikler rakiplerimizden bağımsız olamaz, bu yüzden Türkiye liginin dinamiklerini iyi bilmek lazım.

Pivot santrafor bu ligde iş yapıyor, maçların son dakikalarında Donk'tan pivot katkısı bekleyen Fatih Terim hocamın takıma pivot kazandırmamış olmasını anlamıyorum.

Duran topları etkili kullanan oyuncuların mutlaka olmalı, çalışarak da bu özellik kazanılabilir ama bizim ülkede pek örneğini görmediğimiz için hazır yeteneklisini istiyoruz. Sırf duran topları kullanmak için akademiden Bartuğ bazı maçlarda forma giyse eminim daha fazla puan toplamış olurduk.

Orta-gol bu ligin dinamiklerinden biri, Jurgen Klopp bile bunu uyguluyor. 
Yine pivot santraforla doğrudan bağlantılı bir durum bu da, forvet 
bölgesinde kısa oyuncularla oynayan takımlar bir zahmet orta kafa gol atamasın zaten. Falcao’dan çok kez kafa golü bekledim ama olmadı, belki oyuncu atletizmini kaybetmişti belki de oyuncularımız orta özürlüsü.
Türkiye’de takımlar maç sonuna doğru oyundan düşüyor, diri kalınabilinirse her maçı 60’tan sonra rahatlıkla çözebilirsiniz. Bunun için de kondisyon ekibinin gözden geçirilmesi gerekebilir. Hatta transfer yaparken de kondisyon ekibinden rapor alınsa uygun olur.
Şimdi gelelim taktiğimize…





3-4-1-2 ve 3-4-2-1…
Kaleci için Muslera dönene kadar uygun yolu bulacaktır teknik heyet Fadıl Koşutan kaleci transferi istiyorsa gözüm kapalı yapardım, kaleci konusunda esas alınması gereken kişi Fadıl Hoca’dır.

Stoper kurgusunun 3’lü olmasını istiyorum, nedenlerini birazdan açıklayacağım. 3’lü stoper oynayan takımların kadrosunda en az 6 stoper bulunması lazım, Işık Kaan ile falan 7 olabilir. Sol stoper kesinlikle solak olmalı, Marcao’nun arkasına yerli bir sol stoper bulunabilir. Cenk Özkacar uygun mudur, bence olur. Merkez stoper Luyindama, alternatifi Emin Bayram olabilir. Merkez stoperin öyle üst düzey oyun kurmasına gerek yok, çünkü oyun kurulumunu sağ ve sol stoperden isteyeceğiz. Bu yüzden merkezde muhakkak Luyindama’yı tercih ediyorum. Sağ stoper için en uygun isim Kaan Ayhan, öyle bir sağ stoper rolü vereceğiz ki hem sağ bek hem orta saha hem de stoperde fayda sağlayacak. Gerekli kaymalar açısından sağ ve sol stoper çok önemli olacak. Ve tabiki bir diğer stoper alternatifi Donk. Buraya 7. Ve 8. Olarak yerli stoperler yazabiliriz.

Sağ kanat bek, Omar Elabdellaoui uygun olacaktır. Geriden aman aman oyun kurmasını beklemeyeceğiz, hatta çoğu zaman rakip bek oyuncusuna pres yapmasını talep etmek gerekli. Ters kanattan ortalar geldiğinde muhakkak bu oyuncunun ceza sahasına koşu atması gerekli. Sağ kanat bek için benim yerli önerim Burak Kapacak, bence uygun da olur. Yabancı sayısına bağlı olarak Linnes’i yazabiliriz.

Sol kanat bek, şuan elimizde Saracchi var, bitirici vuruşlarında çalışmalar yaptıktan sonra devam diyebiliriz. Yine Ömer Bayram ve Linnes’i de buraya alternatif olarak yazabiliriz. Sol kanat bek de zaman zaman rakip bek oyuncusuna pres yapmak zorunda, top ters kanattan oyuna sokulduğunda ise rakip sağ kanadı kontrol etmesini isteyeceğiz.

Merkez orta sahada 2 oyuncu görev alacak, bu bölge için 5 tane oyuncu yazmamız gerekli. Ben buraya 3 tane yabancı yazıyorum, 2 tane de alternatif yerli bulmamız lazım. 2 seneye bu bölge için Bartuğ gelir, Bartuğ gelene kadar yeniden pas oyununa dönebiliriz. Seri gibi narin oyuncular yerine, biraz daha mücadeleye yakın oyuncu tercih etmek doğru olacaktır. Bu gölgedeki oyuncunun savunma olarak doğru pozisyon alması gerekli ve efor oyununda önemli bir rolde olacak.

Serbest 10 numara olarak mecburen Sofiene Feghouli’yi yazma zorundayız, Feghouli’den Papu Gomez katkısı bekleyeceğiz. Gerektiğinde sağa sola deplase olacak ve top rakipteyken pres için doğru konumlanmak zorunda. Bir mucize olur da Soso'yu satabilirsek, yerine daha kreatif bir oyuncu alabiliriz. Arda Turan da burada alternatif olabilir, Taylan’ı da yazabiliriz. Hatta Taylan'ı temposundan ötürü merkez ikili alternatifi olarak da düşünebiliriz.

Forvet mevkisi için 1 tane muhakkak güçlü oyuncuya ihtiyaç var, bir tane de ince işler yapabilecek biri lazım. Diagne ve Emre Akbaba kadroda olacak sanırım. Alternatif olarak Oğulcan ve Adem var, ki Falcao’nun durumuna göre başka bir takviye yapılabilir. Olmazsa da bu eldekiler ile devam edebiliriz. 

İş bu taktik Gaperini hocamın oyun şablonu esas alınarak düzenlenmiştir.
Rakip takımın sahadaki konumlanması göz önünde bulundurularak 3-4-2-1’e de dönülebilir.


Mesela rakip takım 4-3-3 ile oyun kurmaya çalışıyor. 2 forvet oyuncumuz rakip stoperleri birebir marke edecek, 10 numara oyuncumuz ise rakibin defansif oyun kurucusunu marke edecek. Kanat beklerimiz rakip bekleri göz hapsinde tutacak ve oyun kurulumunun başladığı bölgedeki bek oyuncusuna kanat bekimiz birebir baskı uygulayacak. Kanat beklerimizden biri rakip beke basarken diğer kanat bekimiz ise rakibin kanat forvetini kontrol edecek. 

Rakibin oyun kurulumu simetrik olarak yer değiştirirse bek oyuncularımız da birebir önde baskıya ayak uyduracak şekilde kaymaları yapmak zorunda. Şu ön alan presini uyguladığımızda dağılmayacak rakip takım yok, bunu iddia ediyorum. Mecburen topu ileriye vuracak olan rakibi geride 3 tane stoperimiz karşılayacak. Orta sahadaki çalışkan ikilinin de etkisiyle ikinci topları alıp direkt oyun tercih edeceğiz. Oyun bilgisi düşük oyuncular ile uygulanması biraz karışık görünebilir ama bu adamlar profosyonel futbolcuysa pekala bu pres sistemini öğrenebilirler.

--------------------------------------------------------------------------------


Diyelim ki rakip 4-2-3-1 ve ya 4-4-2 ile sahada; çift forvet yine rakip stoperleri marke edecek. Orta saha merkezindeki ikiliden biri çift pivot orta saha oynayan rakibe baskı için 10 numaramızın yanına baskıya gelecek. Kanat bek oyuncularımızın kaymaları yine aynı şekilde yapılacak.


---------------------------------------------------------------------------------
Diyelim ki rakip 4-3-1-2 oynuyor; yine stoperlerimizden birini rakip 10 numaraya veriyoruz, buradaki önemli detay şu, rakip 10 numaraya merkez stoperimizi birebir marke için görevlendireceğiz. Gerekirse merkez stoper daha önde konumlanacak ve bu oyuncuyu etkisiz hale getirecek. 


--------------------------------------------------------------------------------- 
Bu sisteme tek zaaf yaratabilecek sistem 3-5-2, onu da ligde sadece Gazişehir FK uyguluyor.








Eğer olur da rakip takım 3-5-2 ile sahada dizilirse baskı şeklimizde ufak bir dokunuş ile onun da üstesinden gelebiliriz, baskı sistemimiz 3-4-2-1’e dönecek ve öndeki 3’lümüz rakip 3 stoper ve önlerindeki defansif oyun kurucuyu birebir marke etmek zorunda olacak. Kanat beklerimizin senkronizasyonları aynı olacak, tek fark merkez orta sahalarımız ve öndeki 3'lü hücum hattı daha kompakt kalarak orta saha merkezinde sayısal olarak zaafiyeti engellemeli.
--------------------------------------------------------------------------------


Topa sahipken, kanat beklerimiz kanat oyuncusu gibi rakip sahaya açılacaklar. Sağ ve sol stoperlerimiz oyun kurucu olacağı için oyunun kurulumunu buradan sağlayacağız, merkez orta saha ikilimiz kazma olmamalı ki stoperlerin önünde pas istasyonu oluşturabilirsin. Merkezde oyun kurucu bir 10 numaramız ve ilerde çift forvet olduğu için rakip yarı sahada çoğalma gibi bir problem olmayacaktır.





-------------------------------------------------------------------------------- Takım sahada doğru dizildiğinde çok fazla koşmasına gerek kalmayacak, çünkü kaymaları doğru yaptığımızda rakip zaten uzun oynamak zorunda kalacak. Takımın yapması gereken şey efor sarf etmek olacak, yani topu olabildiğince erken rakipten almaya çalışacağız. Oyuncu seçimleri de buna göre yapılmalı, efor sarf edince orasını burasını tutacak adamlara yer yok bu sistemde.
---------------------------------------------------------------------------------
Oyun kurulumunda oyun kurucu görevindeki oyuncu, merkez orta saha oyuncularına kayarak merkez orta saha oyuncularının oyunu genişletmesine yardımcı olabilir.




---------------------------------------------------------------------------------
3’lü stoper sahada olduğu için duran toplarda doğal olarak rakipten bir fazla olacağız ve etkili duran top kullanan oyuncularımız varsa maçı buradan bile rahatça çözebiliriz. Aynı zamanda rakiplerin duran top organizasyonlarında da fazladan stoper avantajı ile hava hakimiyetine sahip olabiliriz. Rakip orta-gol denerse yine fazla stoper avantajıyla hava toplarını süpürebiliriz.
---------------------------------------------------------------------------------
Ülkemizin zaaflarından biri orta gol olduğu için Hücum hattında kanatlara devrilecek oyuncuların ters ayaklı olması da etkili olacaktır.



---------------------------------------------------------------------------------
Kanat beklerinden biri rakip ceza sahasına orta keseceği sırada muhakkak diğer kanat bek oyuncusu rakip ceza alanında yer alabilmeli, Novak bu yöntemle bir kamyon gol attı hem de 4'lü savunma sisteminde olmasına rağmen.



Yine rakip ceza sahasında sayısal olarak çoğalabilmek için orta saha merkez oyuncularımızdan birini de rakip ceza alanına gönderebiliriz.





--------------------------------------------------------------------------------
Ben de isterim takımda Seri ile uyumlu oynayabilecek oyuncuların fazla olmasını ama ekonomik olarak bu pek mümkün değil, Onyekuru gibi müthiş bir topsuz oyun futbolcusunu kaybettik, yerine alınacak oyuncunun da o kadar etkili olabileceğini düşünmüyorum. Türkiye son yıllarda stoper cenneti, bunu da değerlendirmemiz gerekli.

En azından geçiş süreci olarak bir müddet uygulanabilir bir strateji gibi geliyor bana.

Ekonomik olarak düzlüğe çıkar çıkmaz, her mevki için bonservis ödeyerek kaliteli oyuncu alabilmeye başladığımız gün yeniden 4-3-3’e dönelim. Ama şu süreçte ülkenin dezavantajlarını görüp ona yönelik yapılanmak en doğrusu gibi.

Hakan Çalhanoğlu : Frikikler prensi...



Malum yabancı sınırı gündemdeyken Türk oyuncuların öneminin kat be kat arttığını dile getirmeye gerek yok, bu yüzden Galatasaray’ın kadrosunda kaliteli yerli oyuncular bulunmak zorunda.

Akademi mevzusu başlı başına bir konu olduğu için bu yazıda bahsetmeyeceğim.

Nasıl mevcut yabancı kuralı ile Avrupa’ya oyuncu ihracatımız büyük yüzdeyle arttıysa, yabancı kısıtlaması geldiğinde ise oyuncu ihracatında aynı oranda düşüş gerçekleşecek. Avrupa’da oynayan milli oyuncularımıza illa ki yönelme olacak.
Bu yazının başrolü Hakan Çalhanoğlu.






8 Şubat 1994 Almanya doğumlu oyuncu, Milan’da 10 numaralı formayı giyiyor.
Milan ihtişamlı günlerinden uzak da olsa, o masadan 10 numaralı formayı sırtına geçirip sahaya çıkmak her oyuncuya nasip olmaz.
Hakan Çalhanoğlu için istatistiklerden bahsetmeyeceğim, maalesef onun hakkında yanılgılar var, çoğu kişinin göremediği detaylardan bahsetmek istiyorum.

Hakan Çalhanoğlu sürekli kendini geliştirerek, üzerine koyarak devam ediyor. Alt yaş gruplarında Milli başarılarını sıklıkla duyuyorduk, gözümüzün önünde potansiyeline kararlılıkla ulaşan bir oyuncudan bahsediyoruz.

Milan çalkantılı bir dönemden geçiyor, aldıkları fair play cezaları, değişen teknik direktörler, oyuncu sirkülasyonları…
Ama bir gerçek var ki, Hakan böyle namüsait bir ortamda bile kendini geliştirmeye devam edebiliyor, her gelen teknik direktör Hakan’ı oynattı. Zaman zaman çok kötü Milli maçlar çıkarttığını ve ona sinirlendiğimi hatırlıyorum. Hakan Çalhanoğlu gibi biz de değişiyoruz, biz de gelişiyoruz.


Galatasaray’ın herhangi bir oyuncuya bonservis verebilecek durumu yok, Hakan’ın sözleşmesi 2021 yılında bitiyor, belki bu satırları yazarken sözleşme uzatma görüşmelerini bile yapıyor olabilir, belki Milan memnun değildir ve sözleşme uzatmaya yanaşmayabilirler, bunları bilemeyiz.

Hakan Çalhanoğlu’na karşı en büyük ön yargı içeren argümanlardan biri onun mevkisiz olduğunu iddia etmektir. Transfermarkt’tan aldığım bir görseli paylaşıyorum.




Ben bu duruma mevkisizlik olarak değil de çeşitlilik olarak bakıyorum. Günümüz futbolunun gerektirdiği şey de bu artık.
Oyuncu değerlendirirken teknik, mental ve fiziksel olarak 3 ayrı grup altında incelenebilir.

Şimdi size değerlendirme yanlışlıklarından bahsetmek istiyorum; Hakan Çalhanoğlu kanat oynuyor; Onyekuru gibi sürekli savunma arkasına koşu atan bir oyun tarzı beklemek doğru olmaz, çünkü Hakan fiziksel yapısı gereği o kadar hızlı bir oyuncu değil; ama bu durum Hakan Çalhanoğlu’nun kanat oynarken ortaya koyduğu teknik oyunu, sürekli boşa çıkıp arkadaşlarından top aldığı gerçeğini, kanattan oyun kurduğunu, harika duran top kullandığını, uzaktan etkili şutlarla rakip kaleyi tehdit ettiğini gözardı edeceğimiz anlamına gelmez. Evet savunma arkasına çılgın koşular atmıyor belki ama bir çok kişinin göremediği ince işleri yapabiliyor.

Hakan belki 10 numara pozisyonunda oynadığında Hagi gibi akıl almaz işler yapmıyor, ama Hakan’ın oradaki varlığı defansif açıdan takımı zafiyete uğratmıyor; ve sahip olduğu teknik beceriler sayesinde pek ala kalburüstü oyuncu statüsünde yer alabilir.

Hakan Çalhanoğlu ikili mücadeleden kaçan bir oyuncu değil, Seria A’da orta sahada sorunsuz oynayabiliyor olması bunun kanıtı. Oyuncuyu değerlendirirken içinde bulunduğu ligi de göz önünde bulundurmak gerekli. Cristiano’nun bile zaman zaman zorlandığı bir ligden bahsediyoruz...

Bunları Belhanda da yapabilir dediğinizi duyabilir gibiyim, işte bu noktada mental farklar devreye giriyor. Belhanda saatli bomba gibidir, rus ruletidir. Belo sahada 10 dakika Zidanevari oyun ortaya koyarken atacağı tembel paslarla takımı zor durumda bırakabilir, kendisini her saniye oyundan attırabilme yeteneğine de sahip, Belhanda’nın zaman zaman boşa çıkmaya bile üşendiğini görmüşsünüzdür. Uzun lafın kısası Hakan zihinsel olarak Belhanda’nın çok çok önünde ve bu zihinsel avantaj maç içerisinde oluşabilecek binlerce farklı senaryoda maçın sonucunu etkileyebilecek detayların temelidir.




Hakan Çalhanoğlu Galatasaraylılığıyla biliniyor, bu tür oyuncuları Galatasaray’a kazandırmak kulübün geleceği için de önemlidir. İyi kötü Avrupa’da paralar kazanmıştır. Bazıları gibi aç değildir.
Bazı oyuncular gibi bir miktar para için hayallerinden vazgeçecek biri değildir. Bazı oyuncular ile farklı dünyaların oyunculardır.
Hakan Çalhanoğlu yabancı kısıtlamasını taca atmaktır, Hakan kuralı getirtenlere kuralı değiştirdiğine pişman edecek kişidir.

Hakan Çalhanoğlu’nun teknik, mental ve zihinsel kalitesine kefilim.
Çalhanoğlu’nun oyun görüşünü, boş alanlara hareketlenerek takım arkadaşlarına pas istasyonu olmasını, pas tekniğini, şut tekniğini, duran topları çok etkili kullanabilme becerisini, oyundan vazgeçmeme kararlılığını ve fiziksel mücadelesini çok beğeniyorum.

Oyuncuyu doğru antrenman metodlarıyla, doğru oyuncularla buluşturduğumuzda başarı kaçınılmaz olacaktır. Bir de Hakan yaş itibariyle kariyerinin zirvesinde olan bir oyuncu şuan, yaşı ilerlediğinde giderek fiziki kalitesi düşecektir ve ister istemez bu durum sahada yapmak istediklerini etkileyecektir.

Hakan Çalhanoğlu’nda eleştireceğim nokta şu olur, zamanında Selçuk İnan frikikten her sene en az  5 gol yazarken birden tüm firikik yeteneklerini kaybetti, Hakan da Bundesliga’da Avrupa’nın en iyi frikikçisiyken Seria A’da biraz geriledi gibi. Aman kardeşim çalışmayı bırakma.