Gegenpress son yıllarda Jurgen Klopp ismiyle beraber yükselmiş bir futbol terimidir, Fatih Terim başta olmak üzere daha önce başka teknik direktörlerin uyguladığı gegenpress'in patenti Jurgen Klopp'tadır.
Dünya üzerinde atılan gollerin analizi yapıldığında, rakipten kapılan toplarda gelen gollerin büyük bir çoğunlukta olduğu farkedilmişti, gegenpress biraz da bu durum baz alınarak ortaya çıkmış bir kavram.
Jurgen Klopp "2-3 pasla gol atabileceksem, topu neden dolaştırayım" diyerek bu sistem üzerinden çalışmalarına devam etti. Gegenpress'te geçiş oyunundan maksimum verim almak hedeflenir, top kaptırıldığında takım halinde topu geri kazanmak hedeflenir, topu rakipten geri alma süresi oyunu domine etme oranıyla doğru orantılıdır.
Gegenpress oyununu oynayabilmek için fiziksel olarak kaliteli, dinamik ve enerjik bir takım olmak gerekir, tabi her şeyden önce takım olabilmek önemli, birkaç oyuncunun yaptığı saman alevi presleri bu sevdaya dahil değil.
Gegenpress'in oyun mentalitesini biraz irdelersek; 4-1-4-1, klasik 4-2-3-1 ve baklava düzeni 4-4-2 ile oynanabilir. Top takımdayken takımın hücumda kontrollü olması beklenirken, 3. bölgede boşluk bulana kadar sabırlı top dolaşımı tercih edilir. Bekler orta sahaya çıkıp orta alanı kalabalık tutarlar ve fırsat buldukça da hücuma katkı sağlarlar.
Gegenpress mentalitesinde hücum genişliğinin dar olması istenir, böylelikle oyuncular beraber hareket etme imkanı bulacaktır.
Oyun kimliğinde koşu yoluna paslar çok önem arz eder, hücum oyuncuları sürekli hareket halindedir ve sürekli olarak koşu göstermek zorundadır.
Takımın mümkün olduğunca defanstan topla çıkması beklenir, rakibin çok bunaltıcı presi olduğu durumlarda uzun top ile rakip yarı alanda çoğalmak da gerekebilir, tabi ki uzun top oyunu için target man tarzı bir forvete ihtiyaç duyulacaktır.
Hücum mentalitesinde kısa,uzun,orta uzunlukta karışık paslar tercih edilebilir, pozisyon ne gerektiriyorsa ona göre pas şekillenir. Tiki taka oyunu gibi sürekli kısa paslarla topa sahip olmak ana hedef değildir. Mümkün olduğunca hızlı şekilde rakip kaleye gitmek esastır.
Ggenpress'in ana mentalitesi ise yüksek tempodur, oyuncuların birlikte hareket ederek oyunun temposunu yükselterek rakibi yıldırmak ana hedeflerdendir. Tabiki yaş ortalaması yüksek, prese uygun olmayan tembel oyunculardan kurulu bir takım bu oyun tarzını benimseyemeyecektir.
Topa sahipken oyunculara hücumda serbestlik tanınır, oyuncuların bireysel yetenekleri bu oyun tarzında etkindir.
Gegenpress'i geçiş oyunu içerisinde yorumlarsak; top kaybedildiğinde hemen topun geri kazanılması hedeflenir. Rakipten top kapılan an rakibin en hazırlıksız olduğu andır. Top kazanıldığında ise kontra atağa kalkmak hedeflenir, hazırlıksız yakalanan rakibin üzerine hızlı şekilde giderek gol pozisyonları yakalanmaya çalışılır, arı gibi sokmak tabirine uygun bir oyun tarzıdır.
Kalecilerin topu stoperlere ayakla kısa oynaması ve pasla çıkabilmek de önemlidir. Takımın maç boyunca sürekli top peşinde koşması yerine zaman zaman pozisyon oyunu oynaması da beklenir.
Top rakip takımdayken, rakibe baskı hattı çok önde kurulur. Buradaki temel amaç rakibin oyun kurmasını engellemek, rakibi hataya zorlamak, rakibin uzun oynamasını sağlayıp topa sahip olmak ya da rakipten topu kapıp hemen gol aramaktır.
Yine top rakip takımdayken savunma hattının çok önde kurulması istenir, çok önden kasıt savunma çizgisinin orta sahaya yakın kurulmasıdır. Böylelikle takım boyu kısaltılır ve takım halinde daha az efor sarfederek topu kazanmak mümkün olabilir. Tabiki bu oyun tarzı için uygun stoperlerin tercih edilmesi gerekir, ağır bir stoper orta sahaya kadar çıkarsa geride önemli boşluklar bırakabilir. Savunma oyuncularından ofsayt taktiği uygulanması beklenir, tabi ki savunma oyuncularının pozisyon bilgisinin yüksek olması gerekmektedir, aksi halde savunma çizgisini koruyamayan savunma oyuncuları ofsaytı bozacak ve kalede ciddi pozisyonlar verilmesine neden olacaktır.
Sahadaki tüm oyunculardan rakibe sıkı markaj yapılması istenir, top rakipteyken aşırı yüksek şiddetle pres yapılması beklenir. Top rakip kalecideyken rakip savunmaya baskı yapılmalıdır. Yine top rakipteyken dengeli genişlikte takımın sahada yayılması istenir. Topu rakipten kazanmak için topa kayarak topu kazanmak da mübahtır.
Gegenpress'i oyun tarzına uygun oyuncularla uygulayabilirsiniz, aksi halde istenilen sonuçlar gelmeyebilir ve hüsranla karşılaşılabilir. Liverpool antrenmanlarında gegenpress'i teşvik edecek çalışmalar yapıldığı bir gerçek.
Jurgen Klopp'un yardımcısı Pepjin Lijnders'e kulak verecek olursak.
Lijnders bundan başka birçok antrenman şekli olduğunu söylüyor. “Beşe iki rondo antrenmanını ele alalım, ki bunun adı aslında pres rondo’sudur. Bizim oyunumuz sürat ve hareket üzerine kurulu ve sadece beş oyuncuyla, o beş oyuncunun durmaksızın koşması gerekir. Ortadaki iki adamı da ilk 6 pasta topu kapmaya teşvik ediyoruz. Eğer biri araya girmeyi başarırsa ikisi de aynı anda ortadan kurtulur, altı pası geçtiğinde sadece topa müdahale eden ortadan çıkabilir. Tüm bunlar bizim kontra-pres güdümüzü keskinleştirmek için. Rakibin ilk paslarında oyun kurmaya çalıştığı sırada onları bozmaya çalışıyoruz.”
Lijnders antrenmanlara çoğunlukla rondoya benzer başka antrenmanlarla devam ettiklerinden bahsediyor. Mesela üç takımdan ikisi diğerine karşı yarışıyor, ikisinden sonuncusu topu kazanana ve topu kaybeden takımla yer değiştirene kadar. Bu antrenman geçiş oyununu hızlandırıp geliştirmek için. Bir de topu kaybettikten sonra pes edip oldukları yerde kalmamaları için.”
Lijnders bu antrenmanların Liverpool’un kimliğinin şekillenmesine katkısından bahsediyor. “Oyuncuların öncelikle bizim takımımız için kontra-presin önemini anlaması gerekiyor. Bunu hissetmeleri, idrak etmeleri lazım; akıllarıyla değil kalpleriyle. Antrenmana topu koruma fikriyle başlıyorlar ama nihayetinde topu kaybettiklerinde hemen oyuna dönüp topu kapmaya konsantre olmaları gerekiyor. Antrenmanda bir takım topu kaptırdığında beni, Jürgen’i ya da Pete’i bağırırken duyarsınız: “Haydi! Geri al şunu! Durma orada!” Öyle bir bağırırız ki Manchester’dan duyarlar. Oyuncuların bunun niye bu kadar önemli olduğunu anlamaları gerekiyor. İşte bu güç ve bu duygu bizim oyunumuzdur. Çünkü bizim kimliğimiz, tutkumuz. Ve her antrenmanda bunu ortaya çıkarmalıyız. Antrenörlüğü bu yüzden seviyorum; belirli bir davranış biçimini özendirip bazı özel takım çalışmalarıyla grupça benimsenen böyle birçok ortak davranış biçimi yaratabilirsiniz. Ben bunun için yaşıyorum.”
Lijnders antrenmanları tasarlarken çoğunlukla oyunculardan ilham aldığını söylüyor. “Mesela şu beşe iki rondo buna güzel bir örnek. Aslına bakarsanız artık buna Milly’nin rondosu diyoruz, James Milner’dan ilham almıştım çünkü o hep ilk birkaç pasta topa müdahale etmiş olur. Gerçekten çok hızlıydı ve rondo antrenmanındaki odaklanmayı başka bir seviyeye taşıdı. Şöyle düşünüyordum; ‘Herkesin bu yoğunlukta performans göstermesi için nasıl bir kural koymam gerekir? İşte buna cevap ararken ortadaki iki oyuncuya ekstra bir teşvik yaratmak vermek ilk altı pasta topu kapma kuralını buldum. Milly’ye de ‘Bu senin fikrin!’ dedim. Diğer oyuncular da bu antrenmana bayıldı.”
Gegenpress oyun tarzını 1996-2000 yılları arasında Fatih Terim de uygulamıştı, ki o serüven Avrupa'dan kupa kazanılarak sonuçlanmıştı.
Bugünlerde bu sistem böyle revaçtayken Fatih Terim'in bu sistemden neden vazgeçtiği sorgulanabilir, kim bilir belki Fatih Terim geri dönüp kendine ait olan bu sistemi geliştirebilir.