19 Ocak 2020 Galatasaray- Denizlispor maç sonu analizi.



Öncelikle Denizli karşısındaki oyunun bu sezon şampiyonluk için yetmeyeceğini söylemek istiyorum.

Ve hakemler düzelene kadar, tüm insanlar bu saçmalığı farkedene kadar da yazacağım. Hakemler bu ülkede oyun oynatmıyor !
Hakem Yaşar Kemal Uğurlu, soyunma odasından faullerle oyunu durdurmaya başladı. Hakemlere Galatasaray’ın ceza sınırındaki oyuncuları maç önünde ezberletiyorlar sanırım, maç başladıktan 2 dakika sonra da kafa kafaya çarpışma sonucu faul vermediği pozisyondan sonra Marcao’yu sarı kartla cezalandıran bir hakem vardı. Bunun 1 tık ötesi hatalı pas attı diye oyuncuya sarı kart göstermektir. Lemina da kart sınırındaydı, sanırım niyeti çok belli olmasın diye ona kart göstermedi.

Ayrıca Lemina demişken şunu da ekleyelim. Lemina Premier lig seviyesinde oyun oynadığı için nizami şarjlarda oyun faul olarak durduruluyor, hatta Saracchi de isyan etti bir noktadan sonra, hatta ve hatta Galatasaraylı oyuncu Feghouli topa sahipken rakibe faul yapmış oldu. Topa sahipken faul yapabilmek büyük bir beceri olsa gerek.

Galatasaray maça beklediğimiz 11 ile başladı; Muslera- Linnes, Donk, Marcao, Saracchi- Lemina, Seri- Feghouli, Ömer Bayram- Emre Akbaba, Falcao.
Fatih Hoca’nın Taylan ve Emre Akbaba arasında yazı tura atarak bile seçim yapabileceğini söylemiştim. Fatih Terim Emre Akbaba’ya karşı farklı hislerde olduğu için onu tercih etti sanırım.

Denizlispor ise neredeyse tamamen beklediğim bir 11 ile çıktı; Stachowiak- Zeki, Oğuz, Mustafa Yumlu, Thiago Lopez- Onazi, Murawski- Sacko, Aissati, Olcay- Rodallega.

Galatasaray beklediğim gibi top rakipteyken 4-4-2 ile rakip savunma hattıyla 1’e 1 eşleşerek baskıyla maça başladı. Bunun etkisiyle oyun kuramayan Denizlispor uzun toplar ve dönen topları ile konta atak kovaladı.

Galatasaray topu aldığında ise Lemina’da stoper rolüne bürünerek 3-1-4-2’ye döndü. Bek oyuncularının hücum performanslarını optimize etmek için bu oyun tarzı üzerinde yoğunlaşıldığını düşünüyorum.

Saracchi maça fırtına gibi başladı, Liverpoollu Robertson etkisi gösterircesine hücum etti. Hatta bir ara ben yoruldum hücum bindirmelerini izlerken. Saracchi, taraftar önünde ilk defa görücüye çıktığı için kendini göstermek adına maça bu kadar eforlu başladı sanırım. Hatta oyun sol kanada o kadar yıkıldı ki, Galatasaray sağ kanadı kullanmaz oldu ve dengesiz bir oyun oldu. Sağlı sollu gelemeyen sadece Saracchi ile bindiren bir Galatasaray vardı. Bunun getirisi olarak Saracchi ve Ömer Bayram oyunun belli bölümlerinde oyundan düştü.
Galatasaray taraftarı sol ayaklı sol bek izlemeyi özlemişti, Saracchi geri dönüşlerde problem yaşayabilen bir oyuncu. Birkaç pozisyonda geriye dönerken net şekilde aksadı. Saracchi’nin önünde oynayan Ömer Bayram tercihini de bu yönde yorumlayabiliriz, Ömer Bayram’ın defansif çalışkanlığı ile Saracchi’nin defansif zaafiyetlerini minimuma indirgemek istendi sanırım. Kısmen de başarılı olduğunu söylemek gerekli.

Maç öncesi analizimde Denizlispor’un altıpasa yapılan ortalarda sıklıkla zafiyet yaşadığını ısrarla yazmıştım. Galatasaray o bölgeyi zorlayarak Emre Akbaba ile golü çıkardı. Yan hakem saçma sapan bir şekilde ofsayt bayrağı kaldırsa da neyse ki hata düzeltildi. Golden önce Falcao’nun altıpas içinde kaleciye nişanladığı net bir pozisyon vardı, ondan önce de Emre Akbaba’nın ara pasında Falcao’nun net şekilde yararlanamadığı bir pozisyon vardı.
Galatasaray yapmak istediği presi uzun dakikalara yayamadı, hakem de neredeyse her pozisyonda oyunu durdurduğu için buna izin vermedi. Bence Türk futbolunda çözülmesi gereken en önemli sorun Türk Hakemlerinin oyunu aşırı derece fazla durdurması. Hakemler yere düşen her oyuncuya faul vermek zorunda değil, oyunun bu kadar durması takımlarımıza faydadan çok zarar sağlıyor.

Galatasaray topa sahipken Seri’yi çok yalnız bırakıyor, Lemina’nın orta saha performansından feragat ettiğimiz zaman Ömer Bayram ve Feghouli’nin mezzela gibi hem kanat hem de orta sahaya yoğun katkı vermesi gerekiyor. Yarın öbür gün sıkıntılı deplasmanlarda orta sahayı rakibe verirsek maçtan istediğimiz sonuçlarla ayrılmamız mümkün olmayacaktır.

Galatasaray’ın 2. Golü de maç öncesine ısrarla altını çizdiğim bir durumdu, Seri’nin harika pası ile Falcao golü buldu, daha kolay pozisyonları kaçıran Falcao’nun bu golü oyuncunun özgüveni açısından da çok önemliydi.

Ben şimdiden Konya deplasmanında stoperde kimi oynatacağız onu düşünmeye başladım. Kadrodaki stoper orjinli tek oyuncu Marcao’ydu ve kapanan Konya karşısındaki defanstan topa oyun kurması çok önemliydi. Konya deplasmanında Ahmet Çalık ile maça çıkmak biraz intihar gibi olacak, o maça kadar yeni stoper alınır mı emin değilim. Galatasaray için kader haftalarından biri olacak, ayrıca hakemlerin şimdiden Galatasaray’ın havlu atması için çabalayacağı da unutulmasın.

Arkadaşlar Falcao’nun goller atacağını daha önce de söylemiştim, galeyana gelmeye gerek yok. Rakipler tarafından sürekli Falcao karalanacaktır. Yeter ki topu Falcao’ya getirebilelim, bir şekilde o golleri bulacaktır. Eğer ki Falcao pozisyona giremiyorsa asıl problem o olacaktır. Ayrıca Galatasaray’ın ilk golünde de atağı orta sahada kuran oyunculardan biri Falcao’ydu.

Galatasaray’daki en büyük problemlerden biri de teknik ekibin oyuna müdahelesi. Çünkü neredeyse oyuna müdahele etmiyorlar, değişiklikler için çok geç kalınıyor. Denizli’nin ptt seviyesindeki oyuncu değişiklikleri bile enerji konusunda fark yaratıyor. Futbolda enerji her şeydir. Eğer Fatih Terim kulübedeki oyunculara 30 dakika bile güvenmiyorsa o oyuncuları hiç tutmasın yanında. Çünkü Feghouli neredeyse yürümeye bile üşenir oldu, Emre Akbaba’nın maç kondisyonu kazanması zaman alacak. Ömer’in maalesef kalitesi yetersiz kalıyor. Açıkçası 2’yi bulduktan hemen sonra Emre Akbaba yerine Taylan; Feghouli yerine de Jesse’nin oyuna girmesi gerektiğini düşünüyordum. 10-15 dakika sonra da Ömer Bayram yerine Belhanda girseydi, enerji olarak rakibe daha net karşılık verebilirdik.

Saracchi gol attıracak, gol de yedirecek. Bugün yenilen golde Linnes ve Saracchi’nin payı vardı. Kornerde topu rakibe asiste eden Linnes ve şutu engelleyemeyen Saracchi vardı. Galatasaray’ın yemeyip içmeyip duran top çalışması lazım. Galatasaray’ın duran toplarda da Ömer Bayram’dan daha kaliteli ayaklar bulması gerekiyor. Emre Akbaba’nın olduğu ortamlarda Ömer ile orta açmak da bana garip geliyor. Galatasaray adına zaman zaman sıkışan oyunları açmak için duran toplardan gol bulmak çok değerli olacaktır. Ama neredeyse duran top golümüz yok bu sezon, üstüne üstlük duran toplardan gol de yiyoruz.

Marcao disiplinsizliklerine devam ediyor, sarı kartı varken dakika 85’te Rodallega ile laf dalaşına girdi. Ankaragücü maçında Marcao’nun hatası yüzünden maç 2-2’ye gelmişti ama bu arkadaş hala ders alabilmiş değil. Estupinan ve Rodallega ile çift forvete dönen Denizli karşısında stopersiz kalmak puan kaybına neden olabilirdi. Tüm takım Marcao kırmızı görmesin diye seferber oldu resmen, hakemin Marcao’yu ikinci sarıdan atamaması da ayrı bir olay zaten.

Lemina mükemmele yakın bir performans sergiledi, sağlıklı bir Lemina kesinlikle ligin en iyi oyuncularından biri. Seri ondan beklediğim asisti yaptı, Falcao gol attı. Emre Akbaba keza aynı şekilde ondan bekleneni yaptı, Falcao – Emre uyumu fena değildi. Ömer çalışkandı ama hala kalitesel noktada yetersizlikleri var, Ömer öyle bir oyuncu ki ne yapacağını kimse kestiremiyor. Bu da set oyununda büyük bir eksiklik.

Feghouli’yi hiç beğenmedim, ne savunmada ne hücumda katkı verebildi. Falcao’ya yakın da bir maaş alıyor, fiyat performans olarak yerlerdeydi. Hala Feghouli’nin form tutmasını bekliyoruz. Çok daha erkenden Jesse’nin oyuna girmesi gerektiğini düşünüyordum. Jesse en azından defansif katkı verirdi.

Linnes de pek verimli oynayamadı, uzun vadede ve haftalık tek maçlı sistemde Mariano hala Linnes’in önünde.
Galatasaray’ın Linnes, Donk, Marcao ve Saracchi’li 4’lü sistemde bir maçta gol yememe ihtimali çok düşük. Konya deplasmanı için şimdi bir de Ahmet Çalık eklenecek oraya, ben şimdiden ecel terleri dökmeye başladım.








Share this

Related Posts

Previous
Next Post »